Gebelik

Size özel toplam 5 konu var.
  • Gebelik öncesi yapılacaklar

    Sağlıklı bir gebelik dönemi geçirebilmek için planlı ve hazırlıklı olmak gerekir. İlk olarak, gebelik öncesi rutin bir jinekolojik muayene yapılmalıdır. Rutin jinekolojik muayene; smear testi, pelvik ultrasonografi ve kan tetkiklerini kapsar. Bu muayenenin amacı; anne adayının gebelikte oluşabilecek riskli durumlarını önceden tespit etmek ve gerekli durumlarda tedavi imkanı sağlamaktır. Böylelikle risk faktörleri saptanarak kişiye özel gebelik takibi planı yapılır.

    Gebe kalmayı planladığınız andan itibaren sigarayı bırakmalı, sigara içilen ortamlardan uzak durmalısınız. Alkolün kesinlikle gebelik öncesi dönemde kullanımı bırakılmalıdır. Günlük tüketilen kafein miktarı 300mg yani bir büyük kahve fincanını aşmaması gerekir. Daha önceden başlanan bir takım ilaçların(antidepresan, tansiyon ilacı vs.) doktor kontrolünde doz ayarlanması yada değiştirilmesi gerekmektedir. Akne ilaçlarının bazıları(A vitamini, izotretinoin) gebelikten en az 6 ay önce bırakılmalıdır. Planlanan gebeliklerden en az 3 ay öncesinde 400 mcg folik asit başlanması önerilir.

    Gebelik öncesi fazla kilosu olan anne adaylarının ideal kilolarına ulaştıklarında hem gebelik ihtimali artacaktır hem de gebelik esnasında oluşabilecek riskler azalacaktır. Pilates ve yoga gibi gebelikte yapılmasını önerdiğimiz egzersizlerin gebelikten önce başlanılması faydalı olacaktır. Yine hamilelik öncesi yapılacakların bir diğeri eğer anne adayı kızamıkçık geçirmediyse rubella ( kızamıkçık) aşısının yapılmasıdır. Kızamıkçık aşısından sonra en az 1 ay hamile kalınmamalıdır.

    Hamilelik sürecinde asıl etkili hormon olan ‘progesteron’ maalesef diş etlerinde hipertrofi, yani çekilme ve kalınlaşma yapabilir. Eğer progesteron hormonu eksikliğinde hamilelik devam etmeyeceği baskılamak doğru değildir. Fakat hamilelik öncesinde var olan küçük enfeksiyon odaklarının yok edilmesi ve diş eti bakımının yapılması, bu süreçte diş sağlığı sorunlarınızı en aza indirecektir.

    Demir eksikliği kadınların çoğunda görülen önemli bir sağlık sorunudur. Hamilelik öncesinde fazla yakınmaya neden olmadığı durumlarda bile halsizlik, yorgunluk, çarpıntı gibi sorunlar hamilelikle beraber artmaktadır. Ayrıca demir eksikliği anemiye (kansızlığa) de yol açabilir. Bunun sonucunda da bebekte gelişme geriliği, annede de çarpıntı, yorgunluk, doğum sonrası kansızlık gelişebilir. Hamilelik öncesinde demir eksikliği belirlendiği takdirde tedavi kesinlikle ihmal edilmemelidir.

    Tiroid bezinin normal bir şekilde çalışması üreme sağlığı açısından çok önemlidir.Tiroid bezi az ya da çok çalıştığında üremeyle ilgili hormonlar da etkilenir. Bunun için gebelik planlamadan önce ya da gebe kaldığınızı öğrendiğiniz anda tiroid testlerinize baktırmanız gerekmektedir.

  • Gebe Olduğunuzu Nasıl Anlarsınız?

    Gebelik şüphesi düzenli adet gören kadınlar için pek zor değildir. Beklenen adetin 3 gün ya da daha fazla gecikmesi akla ilk olarak gebeliği getirir. Ancak adet gecikmesinin diğer nedenleri de akıldan çıkarılmamalıdır. Gebelik en fazla korunmasız ve gebeliğin planlandığı cinsel ilişkiler sonucu meydana geldiği gibi doğum kontrol yöntemlerinin kullanılması sonrası dahi, yöntemin başarısızlığı nedeniyle de meydana gelebilir.

    Gebeliğin teşhisinde en kesin yöntem ultrasonografidir. Gebelik adet gecikmesinin 10. gününden itibaren ultrasonografi ile saptanabilir ancak bazı durumlarda bu günlerde sapmalar görülebilir. Gebeliğin ultrasonografi ile teşhisinden önce ise yapılacak idrar veya kan testleri ile Beta-Hcg adı verilen hormonun değerlerine bakılarak gebelik teşhisi konabilir. Ancak kanda ya da idrarda gebelik testinin pozitif olması, dış gebelik gibi sağlıklı bebek elde edilemeyecek gebelik riskleri nedeniyle mutlaka ultrasonografi ile teyit ettirilmelidir.

    Gebelik belirtileri nelerdir?

    Gebelik testi veya ultrasonografinin dışındaki bazı belirtiler de gebelik şüphesinde önemlidir. Bu belirtiler daha çok sübjektif olmakla birlikte anne adayının gebelik şüphesinde oldukça belirgin olabilir. Adet rötarı ile birlikte bulantı ve kusma, memelerde şişlik, dolgunluk, hassasiyet, kendini iyi hissetmeme, halsizlik ve yorgunluk, baş ağrısı, kilo kaybı ya da artışı, sık idrara çıkma bulgularından 1 veya daha fazlası olabileceği gibi hiçbiri de görülmeyebilir.

    Mide bulantıları ve kusmalar daha çok sabahları yoğundur. Hormonal değişimlerden en hızlı etkilenen organlardan biri memelerdir. Memeler gebeliğin erken dönemlerinden itibaren hassaslaşabilir. Şişkinlik ve meme başlarında renk değişimleri olağandır. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde memelerden az miktarda süt benzeri sıvı gelmesi bile görülebilir. Bunların dışında gebeliğe çok spesifik olmayıp görülme sıklığı artan bazı durumlar da kasıklarda ağrı, sancı, tuvalet alışkanlıklarında değişiklikler, kasık bölgesinde ve alt karında şişkinlikler, bel ağrısı, mide yanması, vajinal akıntının artışı ve kıvamının koyulaşmasıdır.

    Bazı kadınlarda gebeliğin erken dönemlerinde hafif miktarda kahverengi veya kahve telvesi benzeri lekelenmeler de görülüp gebeliğin implantasyonu yani ‘emriyonun yerleşmesi’ kanaması olarak adlandırılmaktadır. Bu lekelenmenin adet kanaması ile karıştırılması genellikle gebelikle ilgili yanılgılara yol açabilir.

    Gebelik süresi nasıl hesaplanır?

    Gebelik süresi 40 haftadır. Bu süre son adetin ilk gününden itibaren sayılarak hesaplanır. Bu hesap için Naegele formülü kullanılır. Bu formüle göre beklenen doğum tarihi, son adet tarihinin ilk gününden 3 ay geri gidilip çıkan tarihten 7 gün ilerlenmesi ile hesaplanır. Örneğin son adetinin ilk günü 17 Eylül 2016 olan bir kadının 40. haftasının bitimi ya da kısaca beklenen doğum tarihi 24 Haziran 2017 olarak hesaplanır. Son adet tarihinin hatırlanamadığı veya bilinmediği durumlarda ise 1. trimester yani ilk 3 aylık dönemde yapılmış ultrasonografi ile tespit edilmiş embriyo ya da fetüsün ölçümü yardımcıdır. Bu ölçüm ile geriye yönelik son adet tarihinin ilk günü hesaplanarak olası doğum tarihi belirlenmektedir.

    Gebelik takibi nasıl yapılır?

    Gebeliğin takibi kadın hastalıkları ve doğum hekimin kontrolünde yapılır. Bu kontroller gebeliğin teşhisi ile başlayıp gebelik haftalarının takibi, tarama testlerinin yapılma zamanlarının belirlenmesi ve planlanması, kan basıncı ve kan şekeri düzeylerinin takibi, beslenme, sıvı alımı, vitamin desteği, ilaç kullanımı, aşıların takibi ve düzenlenmesi, seyahat, spor ve diğer fiziksel aktivitelerin risk değerlendirmelerini içerir.

    Gebelik takipler, tarama testleri, muayeneler ve doğum planlanması açısından 3 eşit periyodda incelenir. Bu periyodların her biri trimester olarak adlandırılıp 1. trimester 0-14 hafta, 2. trimester 15-28 hafta, 3. trimester 29 hafta ve sonrasıdır.

    Gebeliğin teşhisi ile ilk olarak embriyonun yerleşim yeri değerlendirilir. Embriyonun rahim içerisine yerleşmesi dış gebelik olmaması açısından önemli olmakla beraber, rahim içindeki her gebelik de sağlıklı olmayabilir. Servikal gebelik, eski sezaryen skarının üzerine yerleşmiş gebelik, tüplerin rahim içerisine uzanan kısmına yerleşmiş gebelik, boş gebelik, mol gebelik, düşük, çoğul gebelikler, hem rahim içi hem de rahim dışına yerleşmiş heterotopik gebelik gibi gebelikler riskli gebelikler olup anne hayatını tehdit edebilir. Bu nedenle gebeliğin teşhisi ultrasonografi ile gebeliğin teşhis edilip annenin ya da fetüsün yaşamını tehlikeye atacak olası risklerin ekarte edilmesi açısından mutlaka hekim tarafından değerlendirilmelidir.

    Gebeliğin ultrasonografi ile teşhisi yaklaşık olarak 5.-6. haftalarda konulmaktadır. Bu haftalarda embriyonun kalp atışları da saptanabilir. Gebeliğin teşhisi ile birlikte önce anne değerlendirilir. Gebelik sayısı, önceki gebeliklerin akıbetleri, doğum sayısı, doğum şekilleri, doğan bebeklerin sağlık durumları, genetik ya da ailesel hastalıklar, kronik hastalıklar, gebelik sırasında gelişen kanama, plasenta yerleşim bozuklukları, kan basıncı yüksekliği, kan şekeri yüksekliği gibi olumsuz durumlar sorgulanır. Embriyonun kalp atışları saptanır saptanmaz anne adayının laboratuvar testleri değerlendirilir. Laboratuvar testleri içerisinde kan sayımı, kan grubunun belirlenmesi, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, Tiroid fonksiyon testleri, Hepatit B belirleyicileri ve idrar testleri vardır. Bunların sonuçlarına göre erken önlemler alınır. Daha sonra gebe 11-14 hafta arasında kontrole çağrılır.

    11. haftaya ulaşmış gebeye ikili tarama testi önerilir. Bu test 11-14 haftalar arasında yapılır. İkili tarama testi fetüsün baş-popo uzunluğu ve ense kalınlığının ultrasonografik ölçümü ve kanda PAPP-A ve Serbest Beta Hcg değerlerinin annenin yaş, kilo, ırk gibi fiziksel özellikleri ile birlikte bir risk oranı belirlenerek yapılır. Bu oran, doğacak bebekte Down sendromu veya benzer bazı trizomiler için gerekli ileri teşhis yöntemlerinin uygulanması için yol göstericidir. Unutulmamalıdır ki ikili tarama testi hiçbir zaman teşhis koydurmaz. İkili tarama testinin riskinin yüksek çıkması durumunda CVS (koryonik villus biyopsisi) denilen ileri teşhis yöntemi ile fetüsün kromozom incelemesi neticesinde Down sendromu veya diğer trizomilerin kesin teşhisi konulur. Koryonik villus biyopsisi annenin göbeğinden Chiba iğnesi denilen çok ince bir iğne ile girilerek fetüsün plasentasından alınan bir miktar dokunun incelenmesi esasına dayanır.

    Üçlü tarama testi, ikili tarama testinin vaktini geçirmiş olan gebelere önerilir. Üçlü tarama testleri prensip olarak ikili tarama testlerine benzemekte olup küçük farklılıklar içerir. Üçlü tarama testi gebelik yaşı, fetüsün ölçümleri, gebenin kanında Alfa Feto Protein, Hcg, estriol test değerlerinin annenin yaş, kilo, ırk gibi fiziksel özellikleri ile birlikte bir risk oranı belirlenmesiyle yapılır. Bu oran, doğacak bebekte Down sendromu veya benzer bazı trizomiler ile birlikte nöral tüp defektleri için gerekli ileri teşhis yöntemlerinin uygulanması için yol göstericidir. Unutulmamalıdır ki üçlü tarama testi de ikili tarama testi gibi hiçbir zaman teşhis koydurmaz. Üçlü tarama testinin riskinin yüksek çıkması durumunda amniyosentez denilen ileri teşhis yöntemi ile fetüsün kromozom incelemesi neticesinde Down sendromu veya diğer trizomilerin kesin teşhisi konulur. Amniyosentez annenin göbeğinden Chiba iğnesi denilen çok ince bir iğne ile girilerek fetüsün etrafındaki amnion sıvısından bir miktar alınması ve incelenmesi esasına dayanır.

    Dörtlü tarama testi üçlü tarama testine inhibin A’nın eklenmesi ile yapılan bir test olup üçlü tarama testinin duyarlılığını artırır. Dörtlü tarama testi de ikili ve üçlü tarama testleri gibi teşhis koydurmaz.

    Fetal DNA testi

    Gebe kadının kanında gebeliği boyunca fetüse ait bazı hücreler dolaşır. Bu hücrelerin içeriğindeki fetüse ait genetik materyal olan ” fetal DNA” özel laboratuarlarda belirli teknolojilerle hücre içinden ayrıştırılır ve belirli bir miktarı analiz edilebilir.. Bu haliyle analiz edilen DNA’ya “serbest fetal DNA” adı verilir. Fetal DNA testleri, hücrelerde anormal sayıda kromozomun bulunmasıyla karakterize anöploidi durumlarının tespitini sağlar. Kesin tanı testi olmamakla birlikte fetal dna testleri güvenilirliği çok yüksek tarama testleridir.


    Fetal DNA testi kimlere yapılabilir? İsteğe bağlı olabileceği gibi, amniyosentez işlemine bağlı olarak bebeğin kaybedilme riskini göze almak istemeyen aileler için iyi bir seçenektir. fetal DNA analizi, hem tek hem de ikiz gebeliklerde yapılabilir. IVF veya donasyon ile oluşan gebeliklerde de yapılabilir. Pahalı ve yeni olması nedeniyle şimdilik bir tanı testi olarak kabul edilmemekle birlikte amniyosentez alternatifi olarak gebelerin kullanımına sunulmuştur. Doğum anında 35 yaş ve üzeri gebelere ve tarama testlerinde artmış riske sahip anne adaylarında yapılması önerilebilir.

    ABD Obstetrik ve Jinekoloji Birliği’nin bu testin yapılmasını önerdiği anne adayları:

    Doğum anında 35 yaş ve üzeri olma

    Fetal USG ile saptanmış artmış anöploidi riski

    Daha önce trizomili bebek sahibi olma

    Tarama testlerinde anöploidi için artmış risk

    Ebeveynlerde, artmış fetal trizomi 13 veya 21 riskiyle birlikte dengeli robertsonian translokasyon varlığı

    Test nasıl ve ne zaman yapılabilir?

    Test anne adayından kan almak suretiyle, gebeliğin 10. haftasından sonra yapılabilir.


    Testin sonuçlanma süresi nedir?

    Anne kanında yeterli fetal DNA tespit edilmesi durumunda çalışmaya başlanarak iki hafta içinde sonuç verilebilmektedir


    Testin kısıtlamaları nelerdir?

    Mevcut teknoloji ile testin doğru işleyebilmesi için anne kanında bulunan fetal DNA’nın oranının %4’ün üzerinde olması gerekmektedir. Serbest fetal DNA testleri %100 sonuç vermeyebilir. Down Sendromu’nu %99 üzerinde, Trisomi 18’i %98 üzerinde saptayabilirken, trizomi 13’ü %65 oranında saptayabilmektedir.


    Fetüsün cinsiyeti yaklaşık olarak 14. haftadan itibaren kesin olarak belirlenebilir. Ancak cinsiyetin belirlenmesinde fetüsün pozisyonu, duruşu, konumu, hareketleri, annenin karın cildinin yapısı, obezite, sezaryen gibi geçirilmiş operasyonlar da cinsiyet tespitinde zorluğa neden olabilir.


    Fetüsün hareketlerinin anne tarafından hissedilmesi 16-18. haftalarda beklenir. Bu haftalarda gebenin, sırtüstü yatar ve dinlenme pozisyonunda, iki elinin avuçları alt karın bölgesine yerleştirildiğinde fetüs hareketleri hissedilebilir. Hissedilemediği takdirde fetüsün uyuyor olma ihtimali unutulmamalıdır.


    Gebeliğin 18-20. haftalarına gelindiğinde fetüsün tüm organları artık oluşmuştur ve ultrasonografi ile görülebilecek düzeydedir. Bu haftalarda ultrasonografi yapan deneyimli hekimler tarafından fetüsün anomali taraması adı verilen organ taraması yapılır. Yapılan organ taraması ile hem fetüsün majör organları, hem de fetüsün etrafındaki amnion sıvısı ile plasenta değerlendirilir. Bu haftalarda yapılan organ taraması neticesinde fetüsteki bazı hastalıkların anne karnında teşhisi ve tedavisi mümkün olup ileri değerlendirmeler bu haftada yapılabilmektedir.


    Gebelikte şeker taraması Dünya Sağlık Örgütü tarafından risk faktörü olan gebelere önerilir. Şeker yükleme testi 24-28. haftalarda yapılır. Şeker taraması 50 gr glikozun yarım litre suya karıştırılarak günün herhangi bir saatinde yapılabilir. Tarama testinin yüksek çıkması durumunda 100 gr glikoz ile kesin teşhis konulması için şeker yükleme testi yapılır. Şeker yükleme testi ile annede gebeliğe bağlı gelişebilecek diyabetin fetüse etkisinin önlenmesi ve şeker düzeylerinin kontrolü amaçlanmaktadır. Şeker yükleme testinin ne anneye ne de fetüse bir zararı yoktur.


    Eşi ile kan uyuşmazlığı saptanan gebelere kan uyuşmazlığı aşısı 28. haftada yapılır. Ancak bu aşının yapılması için indirekt coombs denilen bir testin yapılması gerekliliği vardır.


    Bu test anne kanında bakılır. İndirekt coombs testi negatif çıkınca kan uyuşmazlığı aşısı yapılır.


    32-34. haftaya ulaşan gebenin fetal kalp atımları, amnion sıvı miktarı takip edilmeye başlanır. Fetal hareketler bu haftalarda artık belirgindir ve karnın dışından gözle de görülebilir. Bu haftalarda fetüsün NST çekimleri yapılır ve 36. haftaya kadar 2 haftada bir NST değerlendirilir. 36. haftadan sonra doğuma kadar NST çekimleri haftalık tekrarlanır. Ayrıca gebenin her muayenesinde kan basıncı ölçülür ve 36-38. haftada gebeye kan sayımı ve idrar tetkikleri yapılır. Önceden sezaryenle doğum yapmış olan gebeye 38-39. haftalarda planlı sezaryenle doğum planlanır. Normal doğum yapmış gebelerin 41. Haftaya kadar kendiliklerinden sancılarının başlaması beklenir. 41. haftadan sonra ya suni sancı verilerek doğum gerçekleştirilmeye çalışılır ya da 42. haftaya kadar yakın takip edilir. Normal doğum yapması olanaksız olan gebeler sezaryen ile doğurtulur.

  • Gebelikte Evcil Hayvan Bakımı

    Kedi beslemek

    Kedilerden insanlara bulaşan en önemli hastalık toxoplasma enfeksiyonudur. Bu parazit özellikle kedi dışkıları bulaşmış meyve ve sebze gibi gıdaların iyi yıkanmaması veya iyi pişirilmemesi sonucu insana geçebilir. Gebelere bulaştığında düşük, erken doğum ve bazı anomalilerin çıkmasına sebep olur. Başka bir bulaş yolu ise enfekte olmuş yeşillikleri yiyen sığırların etleri neden olabilir.

    Eğer kedi sokağa çıkmıyor, çiğ et ile beslenmiyor ve aşıları düzenli yapılıyorsa toxoplazma bulaştırma ihtimali yoktur. Aynı zaman da enfekte olan bir kedi 14 gün bulaştırıcı olur ve daha sonra bağışıklık kazanır. Bu durumda bulaştırıcı olmaz. Sokakta yaşayan kediler ise genelde bu paraziti yavruyken geçirir ve büyüdüklerinde bulaştırmazlar.

    Parazit bulaşmış kediler, enfeksiyona yakalandıktan sonra 2 hafta kuluçka dönemi geçirip vücutlarından dışkı ile atarlar. Bu parazitlerin bulaşıcı olması için dış dünyada 24 saat geçirmeleri gerekir. Bu sebeple kedi kumu günlük, düzenli olarak değiştirildiğinde, kedi de bulaştırıcı enfeksiyon aktif olsa dahil bulaşması çok zordur.

    Alınacak Önlemler

    Gebelik boyunca kedi sevebilir, dokunabilir ve aynı ortamda bulunabilir. Ancak dokunduktan sonra mutlaka yıkanmalı ve yıkamadan eller ağız ile temas etmemelidir.

    Kedinin dışkı yaptığı kumu günlük olarak değiştirilmelidir. İhtimaller doğrultusunda kumu anne adayı değiştirmemelidir. Eğer değiştirecek kimse yoksa mutlaka eldiven giyilmeli ve sonrasında eller yıkanmalıdır.

    Kedilerin aşılarının tam olması dikkat edilmesi gereken bir diğer konudur. Dışarı ile teması olmayan kedilerde toxoplasma olması mümkün değildir. Ancak kedi bu paraziti çiğ et veya süt yoluyla alabilir. Bu sebeple kedilere çiğ et yada pastörize edilmemiş süt verilmesi doğru değildir.

    Tüm evcil hayvanlarda olduğu gibi kedi tüyleri de alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.

    Köpek beslemek

    Gebelik döneminde köpek sahibi olmak gereken önlemler alındığı sürece sorun oluşturmaz.

    Köpeklerden insana geçen 2 enfeksiyon vardır. Bunlardan birisi kuduz diğeri ise hidatik kisttir. Bu sebeple köpeğin aşıları ve özellikle hidatik kist ilaçları ihmal edilmemelidir. Ayrıca asla çiğ et verilmemelidir.

    Hidatik kist anne adayında akciğer, karaciğer, batın içi ve beyinde kistler oluşturabilir. Buna rağmen bebek açısından bir risk teşkil etmez. Tüm evcil hayvanlarda olduğu gibi köpek  tüyleri de alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.


    Köpek ısırmalarında ilk yapılacak müdahale o bölgenin bol sabun ve su ile yıkanmasının ardından sağlık kuruluşuna başvurmaktır.


    Kuş beslemek


    Kuşlardan insana en fazla bulaşma ihtimali olan hastalık psittakozis adı verilen enfeksiyondur. Çoğu kuşta varolan bu enfeksiyon en sık papağanlarda bulunur. Bugüne kadar gebelikte bu enfeksiyona rastlama sayısı oldukça nadirdir.


    Genelde grip türevi belirtilen gösteren bu hastalığın gebelikteki etkileri hakkında elde edilen yeterli bilgi bulunamamıştır.

    Eğer son zamanlarda hasta ya da ölü bir kuş ile temas öyküsü varsa ve hastada zatürre belirtileri varsa psittakozisten şüphelenilmelidir.

    Son zamanlarda netlik kazanan kuş gribi enfeksiyonun enfekte göçmen kuşların dışkılarının, tabiatta yaşayan kuşlara geçtiği ve ölüm olduğu belgelenmiştir. Kuştan insana geçişi oldukça nadir olan bu grip insandan insana geçişi henüz görülmemiştir.

    Alacağınız önlemler


    Kafesin temizlenmesi sırasında eldiven kullanılması ve temizlik sonrası ellerin mutlaka yıkanması önerilir.  Ayrıca kuş işe çok yakın temastan kaçınılmalıdır.

  • Gebelikte Kıyafet Seçimi

    Gebelikte Kıyafet, Ayakkabı Seçimi ve Giyim Tarzı

    Günümüzde eski dönemlere göre anne adaylarına özel kıyafetler üretilmektedir. Bu sebeple anne adayları klasik hamile kıyafetinden daha fazla seçeneğe sahip olmaktadır.


    Gebelik döneminde giyim, anne adayının kendini rahat hissetmesi açısından oldukça önemlidir. Ayrıca bu dönemde iç çamaşırı seçimi daha da önem kazanmaktadır.

    Anne adayları gebeliğin ikinci 3 aylık döneminde eski kıyafetlerin ve sutyenin dar geldiğini fark edebilir. Bu durumda hamile kıyafetleri almak yerine daha bol kıyafetler alınabilir. Göğüslerde hormonal değişikliklere bağlı ağrı olabilir. Ağrıyı azaltmak için göğüsleri alttan destekleyecek sutyenler tercih edilmelidir. İç çamaşırı seçiminde karına baskı yapmayan ve pamuklu tercih edilmelidir.

    Gebelik döneminde anne adayları sıcağa duyarlı hale gelir. Bu sebeple daha ince ve hafif kıyafetler seçerler. Yaz dönemine bu durum uygun olsa da kış döneminde mevsim koşullarına uygun giyinilmelidir.

    Anne adayları seçim yaparken her zaman rahat edebileceği kıyafetleri seçmelidir. Stretch olarak bilinen dar kesim pantolonlar, bacaklarda dolaşımı engeller ve varis oluşumuna katkıda bulunur.

    Gebelik döneminde yüksek topuklu ayakkabılar denge merkezini değiştirerek bel ağrısına sebep olur. Ayrıca yüksek topuklu ayakkabılar dengenin kolay kaybedilmesine ve ayak burkulmasına sebep olabilir. Bu yüzden anne adaylarının alçak topuklu ayakkabı giymesi sağlıklıdır. Özellikle son 3 aylık dönemde ayak ve bacaklardaki ödem sebebiyle ayak numarası büyüyebilir. Bazı anne adaylarında ödem 20.haftada başlayabilir.

  • Antalya Doğal Doğum

    Antalya Doğal Doğum

    Antalya Doğal Doğum müdahalesiz yani ilaç tedavisi ve epizyo kesisinin olmadığı doğum şeklidir. Aktif katılımınızla vücudunuzun kontrolü sizin elinizdedir.

    Avantajları; doğum eylemi sırasında tamamen kontrolün sizde olmasını sağlayıp, doğum esnasında aktif rol alabilmenizi sağlar. Bebeğin kalp atışlarının ve kasılmaların monitorizasyonunu minimal yapılır. Tercihini doğal doğumdan yana kullanan gebeler ağrıyı kabul etmelidir. Zira doğal doğum epidural gibi uygulamaları kabul etmez fakat doğru hazırlık ve destek sayesinde çoğu kadın doğal doğumdan tatmin olmaktadır. Kadına doğum eylemi sırasında serbestçe hareket etme özgürlüğü sunar. Epiduralli doğumlara göre daha az oxitosin (sancı serumu) ,idrar kesesi boşaltılması, vakumla doğum ihtiyacı azalmaktadır.

    Ağrısını hafifletmek amacıyla hareket ederken eşiniz size katılabilir. Daha önceden öğrenen nefes egzersizleri ve self hipnoz doğum esnasında kullanılabilir. Doğum sonrası ağrı ve stres yönetimine dair teknikler öğretilmelidir. Ne yazık ki ağrıyla başa çıkamayacak kadınlar için uygun değildir.

    Doğal Doğum nasıl yapabilirsiniz?

    • Sizi destekleyen bir doğum ekibi bulun. Doktorunuzun doğum indüksiyonu ve ağrı medikasyonundan kaçınması ve sizi yatağa mahkum etmemesi gerekir.
    • Başka insanların korku dolu doğum hikayelerini dinlemeyin. Pozitif düşünce her şeyden önemlidir. Komşularınızın yada akrabalarınızın acil sezaryen yada uzamış doğum öykülerini dinlemenin zamanı değil.Çevrenizdeki doğal doğum yapmış kadınlarla görüşün.Negatif geribildirimi kibarca ve ivedilikle kesin.
    • Güvenli bir hastane bulun. Acil bir müdahale gerektiğinde en hızlı bir şekilde müdahale edebilecek anestezi ve ameliyathane koşulları ve yenidoğan bakım ünitesinin olması bir hastanenin en güvenli ortam olduğunu gösteren parametredir. Bundan ötürü tam teşekküllü bir hastanede doğum yapmak önemlidir.
    • Değişik yöntemlerle ağrıyla baş edin .Mental ve fiziksel ağrı yönetimi teknikleri öğrenin ( örn. Hipnobirthing ve doğum topları ile gevşeme egzersizleri )
    • Sizin kişisel doğum koçunuz yani sizi önceden destekleyen biri olmalı (kuzen, arkadaş belki de bir daula)
    • İhtiyaçlarınızdan geri kalmayın. Dinlenmiş, beslenmiş ve sıvı kaybı olmadan rahat olmalısınız.
    • Fiziksel olarak hazırlanın. Günde 30 dakika yürüyüş yapın. Yoga ve pilatesle doğuma hazırlanın. Unutmayın kafanız relax olursa vücudunuz da relax olur.
    • Doğuma natürel bir process gibi bakmaya çalışın. Kadınların milyonlarca yıldır doğum yaptığını unutmayın ve kendinize hatırlatın. Doğum yolculuğu bir ağrı olayı değil bebeğinizi kucaklamaya yaklaştıran bir adımdır.
    • Asla pes etmeyin. Bütün kadınların doğum yolculuğunda dayanamadıkları ve pes ettikleri bir nokta vardır. Sadece bebeğinizi ilk defa kucakladığınızı düşünün ve buna fokuslanın.
    • Doğal doğum yapamazsanız kendinizi parçalamayın ! Unutmayın en önemli şey sağlıklı anneler ve bebeklerdir.
Doktora Sor
Youtube
Instagram
Konum